Dünya Ehlibeyt (a.s) Kurultayı Resmi Haber Sitesi - Bugün Batı’daki Müslümanların, özellikle de Müslüman kadınların karşı karşıya olduğu sorunlardan biri de din ve şeriat meseleleriyle uğraşmaktır. Sınırsız sosyal özgürlük iddiasında bulunan ve hatta başta eşcinseller olmak üzere son derece utanç verici sosyal hareketlerin bu toplumlarda kolayca faaliyet gösterdiği Batı dünyasında, Müslümanlar kendilerine has sorunlarıyla karşı karşıya kalıyor ki bu rahatsız edici bir çelişkidir.
Keza, medyada yoğun bir şekilde tebliğ edilen Batılı ülkelerde kadın-erkek eşit haklara sahip sloganına rağmen, Batı yaşamının bir sembolü olarak İsviçre’de kadının çeşitli sosyal, kültürel ve mesleki alanlardaki statüsüne ilişkin istatistikler uygun değildir.
Bu bağlamda, İsviçre’den Müslüman bir aktivist olan Bayan Masume Ester, “Batı’dan Müslüman Kadınların Talepleri” başlıklı bir röportajda bu sorunlardan bazılarına değinmiştir.
Bayan Masume Ester konuşmasına şu açıklamalarla başladı: Çoğu batılı ülkenin yasama sürecinde özgürlük kavramı vurgulandığı için, Müslüman kadınlar ister özel ister kamusal alanda olsun, tesettürün ve İslami kıyafetlerin kendileri için kabul edilmesini talep ediyorlar. Kız çocuğu sorumluluk çağına geldiğinde ilkokul, ortaokul, lise ve stajyerlik gibi diğer eğitim ortamlarında tesettür seçme hakkına sahip olmalıdır. Bu konu hem okuldaki hem de özel ortamlardaki spor aktiviteleri için de geçerlidir.
Batı'’da yeni cinsel eğitimin yaygınlığına ve Müslümanların da çocuklarını İslami öğretilere göre yetiştirme hakkına sahip olduğuna işaret eden Ester Hanım, sözlerine şöyle devam etti: Batı, farklı cinsel yönelimlere, dini ve kültürel inançlara sahip insanlara karşı çok hoşgörülü olduğu ve bu yaşam biçimlerine yönelik hiçbir eleştiri yapılamayacağı için, biz Müslümanlar da dinimiz olan İslam’a göre yaşayabilmek için eşit haklar talep ediyoruz.
Batı'da kadınların Farkında Olmadıkları Istırabı
Bayan Ester, batılı kadınların farkında olmadıkları acılarını konu ederek konuşmasını şöyle sürdürdü: Batılı kadınlar sosyal baskılardan son derece mustariptir. Batılı bir kadın kariyer sahibi olmalı, evlenmeli, çocuk sahibi olmalı, iyi bir anne olmalı, evle ilgilenmeli, çocuklarına bakmalı, iyi bir eş olmalı, atletik olmalı, bakımlı ve çekici olmalı, her zaman modaya uygun giyinmeli ve saç bakımını yapmalıdır. Bununla birlikte çocuklarıyla her zaman yeterince zaman geçirmesi gerekir, yoksa kısa sürede kötü bir anne olarak anılacaktır. Ayrıca gururlu ve alıngan olmamalıdır. Keza aşırı mağrur olmamalı ve çabuk alıngan olmamalıdır. Bunlarla birlikte aşırı çekici davranmaması beklenir, aksi takdirde ona küçümseyici bir gözle bakılır.
İsviçreli bu Müslüman aktivist, Batılı kadınların çektiği acıların bazı nedenlerine ve örneklerine değinerek şunları söyledi: Batı toplumlarında artık ev hanımlarına ve annelere gereken önem ve saygı verilmemektedir. Elbette bu konuda kadınların kendileri de suçludur, çünkü erkeklerle aynı hak ve görevleri talep etmektedirler. Batılı kadınlar günümüzde modanın, kozmetik endüstrilerinin ve estetik ameliyatların kölesi oldukları kanaatine varmışlardır. Arzularına kolayca ulaşabilmek için eskisinden çok daha fazla çalışmak zorunda kalıyorlar ve bu kadar emeğin yanında çocuklarını düşürüyorlar. Çok yüksek bir maliyetle gelen Batı özgürlüğü budur. İsviçre’de kadın cinayetlerinin sayısı çok yüksek ve bu sayı yıldan yıla artıyor. Ayrıca bu ülkede kadına yönelik aile içi şiddet çok yaygın, bu da zihinsel sorunlara, depresyona ve iş tükenmişliğine yol açıyor ve bu elbette çocukları da etkiliyor.
İslam'da Kadın Ve Erkeğin Hakları Arasındaki Denge
Kadın erkek hakları ve evliliğin İslam’daki yeri hakkında açıklamalarda bulunan Masume Ester konu hakkında şu ifadelere yer verdi: İslam’da kadın ve erkek aynı haklara sahiptir, ancak kadın ve erkek aynı değildir. Ne var ki İslam’da kadın ve erkeğin rolleri, doğal yapılarına göre bölünmüş ve tanımlanmıştır. Dolayısıyla evlilikte birlikte yaşamak, iki cins arasında bir rekabet değil, bir ekip işidir. Bu nedenle, aile hayatı daha uyumlu ve mutlu, çocuklar için güvenli ve sevgi dolu bir yuva yaratıyor.
İslam’da kadın, sorumluluk, toplum ve erkek dünyasının ağır baskısına katlanmak zorunda kalmadan çocuk yetiştirme, ev işleri, dini faaliyetler vb. faaliyetlerde bulunur. Elbette İslam’a göre kadının da aile hayatına zarar vermemek ve bu işi yapıp para kazanmak istemesi şartıyla çalışmasına izin verilmiştir.
Kadınların Farklı Sosyal Rolleri
İsviçreli Müslüman aktivist, Batı’da kadınların toplumsal rollerinin pek değişmediğini vurgularken, şunları söyledi: Batı’da her gün daha fazla kadın istihdam edilse de toplumsal rollerinde bir farklılık görülmemekte ve kadınların halen daha çok öğretmenlik, hemşirelik veya sekreterlik gibi sosyal ve hizmete yönelik işlerde istihdam edilmektedir. Ne var ki bilimsel meslekler henüz erkeklerin ihtiyarındadır. Kuşkusuz medya, toplumsal rollerin değişmesinde çok önemli bir rol oynuyor, çünkü medya kadınları sadece tasvir etmekle kalmıyor, aynı zamanda görünüş, tarz ve yaşam standartları açısından nasıl olduklarını da tanımlıyor.
Bayan Masume Ester, Batı’da ve İslam’da kadının rolü arasındaki farkı açıklarken şu açıklamalara yer verdi: Batılı bir kadın hem güzellik ideallerine uymalı hem de eğitim ve istihdama önem vermelidir. Hâlbuki İslam’da kadınlar statülerine, özelliklerine ve doğal yeteneklerine tamamen uygun olan aynı sosyal role sahiptir. İslam’da kadınlara çok fazla sorumluluk yüklenmediği için çok fazla baskı altına girmezler ve bunun sonucunda kişiliğini sağlıklı ve olumlu tutabilir ve daha da geliştirebilirler. İslam’a göre kadın, eğitim yoluyla ilmi, siyasi, sosyal, dini, hukuki ve kültürel alanlarda çalışma imkânına sahiptir. İslam’da kadınlar, medya tarafından kamusal güzellik ideallerine uymaları için baskı görmeden yeteneklerini geliştirmeye odaklanmakta özgürdür.
Batı'nın Kadına Bakışı; Cinsiyet
Batı’da kadının konumuna ilişkin yapılan bir anketin sonuçlarına değinerek şunları söyledi: 6.000 İsviçreli kadından oluşan bir popülasyonda yürütülen bir anketin sonuçları, eşitliğin genel olarak gelişmesine rağmen, mesleki alanda yapılacak daha çok iş olduğunu göstermiştir. “Erkekler için ücret, uyum ve sosyal yardımlarda eşitlik” ifadeleri, İsviçre’de kadınların çektiği acıların tanınmasından 50 yıl sonra ülkede hâlâ sorunlar olduğunu gösteriyor. Ankete katılan kadınların %60’ı İsviçre’de profesyonel yaşamda gerçek bir eşitlik olmadığını ifade etmektedir. Genç çalışan kadınlar (25 ila 34 yaş arası) bu göstergeden en az memnun olanlarıdır. Oy kullanma hakkı, evlilikte eşit haklar ve kürtaj hakkı dâhil olmak üzere annelerinin ve büyükannelerinin neslinin haklarından memnun değiller.
Bu ankete katılan kadınların neredeyse dörtte üçü, yani %72’si, İsviçre’de erkeklerin genel olarak daha fazla fayda sağladığına inanıyor. Günümüzde pek çok Batılı kadın, geleneksel rolleri giderek daha fazla bir kenara itilirken, toplumsal cinsiyet statüsünden mustariptir. Batılı kadınlar artık işveren tarafından neden işe alındıklarını bilmiyorlar. İşveren gerçekten nitelikleri nedeniyle mi yoksa farklı şirketlerin uymak zorunda olduğu kadın kotası yasasına uyduğu için mi işe alıyor? Bu nedenle Batı’da dilde, okullarda ve en önemlisi medyada hala cinsel çılgınlık var.